Ülseratif Kolit (UK)
Ülseratif Kolit
Dünyada milyonlarca insanı etkileye bir inflamatuar bağırsak hastalığıdır. Kronik, yani süregelen hastalıklardandır. Kolon (kalın bağırsak) ve rektumda iltihaplanma ve ülserlere neden olur. Kişinin bağışıklık sistemi normalden farklı olarak bu organların iç yüzeyine saldırır.
Ülseratif kolit, iki şekilde görülebilir. Çoğu kişide kısa alevlenme (atak) ve takip eden daha uzun remisyon (sakin) dönem şeklinde görülür. Daha az sayıda UK hastasında ise semptomsuz, yani her hangi bir bulgunun olduğu dönem olmadan ataklar devam eder.
Ülseratif kolit, yorgunluk ve strese neden olarak yaşam kalitesini büyük ölçüde etkileyebilir. Diğer kronik hastalıklarda oluğu gibi yaşam stili ve beslenmenin dikkatli bir şekilde yeniden ele alınması ve bir kısım tedbirlerle iyileşme sağlanabilir. Şiddetli vakalarda kolonun alınması için ameliyat yapılabilmektedir.
Ülseratif Kolit Belirtileri
Ülseratif kolitin semptomlarını bilmek, erken teşhis ve tedavi için önemlidir. Semptomları görmezden gelmek bir yana, neler olduğunun farkında olarak ele almak gerekir. Semptomlar, iltihaplanma seviyesiyle sıkı bağlantılıdır. İltihaplanma (enflamasyon) fazla ise, semptomlar da şiddetli olacaktır.
Ana Belirtiler:
- Dışkıda kan veya mukuslu ishal
- Artmış bağırsak hareketleri. Çoğu zaman günde dörtten fazladır.
- Karın ağrısı
- Sürekli acil bir şekilde bağırsak hareketi yapma ihtiyacı veya bağırsak hareketi yaptıktan sonra kendini eksik hissetme
Sıklıkla Beraber Olan Belirtiler:
- Kabızlık
- Anemi (kansızlık)
- Kilo kaybı
- Ateş
- Tükenmişlik
- Karın krampları
- Bulantı
- İştahsızlık
Bağırsak Dışı Belirtiler
Ülseratif kolitte kalın bağırsaktaki inflamasyon vücudu da etkileyeceği için, vücudun değişik bölgelerinde de bazı semptomlar ortaya çıkabilir. Bunlara bağırsak dışı semptomlar (Extra Intestinal Manifestations, EIMS) denir. Hatta bu bağırsak dışı semptomlar, bağırsak belirtileri ortaya çıkmadan hastaların %24 kadarında görülebilir. Ülseratif kolit hastalarının %40 kadarında bağırsak dışı semptomlar görülür. Bunlardan bazıları;
- Eklem ağrısı ve artrit
- İltihaplı göz rahatsızlıkları
- Bazı cilt döküntüleri ve lezyonları
- Ağız ülserleri
| Ülseratif Kolit, kalın bağırsağın (kolonun) inflamatuar hastalığıdır. |
Ülseratif Kolitin Nedenleri
Ülseratif kolitin kesin nedeni tam olarak anlaşılamamıştır. Genetiksel olarak duyarlı bireylerin çevresel etkenlerin tetiklemesiyle oluştuğu kabul edilir.
Bağışıklık sistemindeki sorunlar, güçlü olmayan bağırsak bariyeri veya bağırsak bariyerinin bozulması, çoğu beslenmeye bağlı çevresel sorunlar duyarlı kişilerde enflamasyonun oluşmasına neden olur.
Bağışıklık sisteminin kolon, yani kalın bağırsak duvarını yabancı algılayarak saldırması, bağırsak duvarı bariyerine zarar verir. Bağışıklık sisteminin sürekli atağı, zaman içerisinde sürekli iltihaplanma ve ülserlere neden olur. Bağırsak duvarının hemen altındaki kan damarları hasarıyla kanamalar ortaya çıkar. Vücudun bağışıklık sisteminin, kendi dokusuna saldırarak hasar vermesiyle ortaya çıkan hastalıklara otoimmün hastalık denir. Ülseratif kolit gelişmesine katkıda bulunan bağışıklığın normal dışı işleviyle bağırsak dokusuna hasar verdiren otoimmün yanıt oluşur.
Bağırsak bariyerinin otoimmün yanıt ile hasar görmesi, zararlı bakterilerin bağırsağın diğer bölgelerine ve kan dolaşımına girmesine yol açar. Bu durum bağışıklık sistemini ayrıca harekete geçirerek tüm vücutta iltihaplanmaya neden olur. Böylece, bağırsak dışı semptomlar da görülür.
Hasarlı bağırsak bariyeri, vitamin ve minerallerin emilimini bozabilir. Oluşan besin eksikliği, ülseratif kolit semptomlarını kötüleştirebilir. Vücudu enfeksiyonlara daha yatkın hale getirerek bağırsak hasarı ve bağışıklık tepkileri döngüsünü devam ettirir.
Disbiyoz: Bağırsak bakteriyel dengesinin bozulması, faydalı bakterilerin azalması, zararlı bakterilerin artması durumudur. Bu da enflamasyonu tetikleyerek bağırsak duvarında hasara yol açabilir. Otoimmün yanıt oluşmasının kök nedenlerinden biri olabilir.
Ülseratif kolitli kişilerin, sağlıklı kişilere göre farklı bağırsak mikrobiyal karışımına sahip olduğu bulunmuş (1). Ülseratif kolit hastalarında birçok fırsatçı patojenler daha fazla ve Bacteroides türleri, Akkermansia muciniphila ve Faecalibacterium prausnitzii gibi faydalı türler ise daha az bulunduğu saptanmıştır.
Bu disbiyoz, iltihaplanmaya ve bağırsak duvarı hasarına neden olarak ülseratif kolit ve potansiyel olarak kolorektal kanserin başlangıcına katkıda bulunabilir (2).
Vitamin D eksikliği
Toksinler: Besinlerle veya kirli havayla alınan zararlı kimyasallar.
Bazı ilaçlar: En çok bilinen iki tanesini sayalım. Ağrı kesiciler olarak bildiğimiz, Steroid olmayan anti-inflamatuar ilaçlar (NSAID’ler). Yanlış olarak mide koruyucu olarak bildiğimiz proton pompası inhibitörleri (PPI'lar)
İşlenmiş hazır gıdalardaki allerjenler, gıda katkı maddeleri.
Gluten: Tahılların tohum kısmında (endosperm) bulunan bir protein kompleksidir. Başlıca gliadin ve glutenin proteinlerinden oluşur. Ancak gıda teknolojisinde, su tutma, kıvam artırma ve yapı oluşturma özellikleri nedeniyle işlenmiş etlerde (salam, sosis), hazır soslar ve çorbalarda, dondurma ve tatlılarda, ketçap, mayonez ve salata soslarında, şekerlemeler ve sakızlarda, enerji ve protein barlarında kullanılmaktadır.
Unlu mamülleri fazla tüketilmesi glutenin aşırı alınmasına yol açmaktadır. Günümüzde tahıllardaki gluten oranı bitki ıslahı (seleksiyon) ve modern gübreleme teknikleriyle tahıllardaki gluten artırılmıştır. Endüstriyel öğütme teknikleri ve paketli gıdalara ekstra eklenmesi farklı yollarla da gluten alınmasına neden olmaktadır.
Sonuçta farkında olmadan bu aşırı alma, bu protein kompleksinin bağırsak duvarında hasara neden olması ve allerjen yanıt oluşturması, ülseratif kolit semptomlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Enfeksiyonlar ve Antibiyotikler: Özellikle yaşamın erken dönemlerinde virütik veya bakteriyel enfeksiyonlara veya bunların tedavisinde kullanılan antibiyotiklere maruz kalmak da ülseratif kolit gelişiminde rol alabilir.
Yetersiz ve kötü uyku
Stres: Uzunca devam eden ve yoğun stres, kortizol hormonunun fazla salgılanmasıyla bağırsak sağlığını da olumsuz etkiler. Bağışıklık sistemini baskılar. Ayrıca alevlenmeyi veya nüksetmeyi tetikleyebilirler.
Ülseratif Kolit Seyri
Kolon, su ve elektrolit emiliminde ve atıkların atılmasında temel işleve sahip rektum öncesi son bağırsak bölümüdür. Ülseratif kolitte kolon duvarı iltihaplanır. İç yüzeyinde ülserleşme meydana gelir. Genellikle iltihaplanma, rektumda başlar ve diğer kolon bölgelerine yayılır.
İltihaplanma kolonun normal işleyişini engellediğinde, kolonda su kalır ve ishale neden olur. Ülserler kanayabilir ve irin üreterek karın ağrısına ve rektal kanamaya neden olabilir. Böylece dışkıda kan ve mukus görülür.
İltihaplanma, dışkının kolonda ilerlemesini sağlayan düzenli kas kasılmalarını engelleyebilir. Bu durum, rektum dolu olmasa bile sık ve ani dışkılama isteğine ve bağırsak hareketinden sonra bile tuvalete gitme ihtiyacı hissetmenize neden olabilir.
Ülseratif Kolit Türleri
Bağırsağımızın son kısmı olan kolon yani kalın bağırsak ve rektumun kronik enflamasyonu ile karakterizedir. olup, İltihabın şiddetine ve yerine göre 4 evre veya türe ayrılır.
Ülseratif proktit: Rektumla sınırlıdır.
Proktosigmoidit: Rektumu ve rektosigmoid kolonu etkiler.
Sol taraflı kolit: Rektumdan dalağın yakınındaki sol üst karın bölgesine kadar uzanan, kolonun splenik fleksurası olarak adlandırılan bölge tutulur.
Pankolit: Tüm kolonu tutan yaygın kolittir.
Akut şiddetli ülseratif kolit: Ülseratif kolitin ek bir türü veya komplikasyonu olarak kabul edilebilir. Pankolit gibi, tüm kolonu etkiler, ancak daha şiddetli ağrı, yoğun ishal, kanama ve ateşle birlikte gelir. Hayatı tehdit edici olabilir ve acil tedavi gerektirir.
Ülseratif Kolit Riskli Kişiler
Bağırsak bariyerine hasar veren sayılan tüm nedenler kişinin ülseratif kolit açısından riskli olmasına neden olur. Bunların dışındaki riskler şunlardır. İşlenmiş, kızarmış, unlu veya şekerli gıdalardan zengin beslenme, iltihabı tetikleyebilir ve semptomları şiddetlendirebilir. Ultra işlenmiş kırmızı et, yumurta, protein, meşrubat ve alkol tüketimini ülseratif kolitte nüksetme riskinin artmasıyla ilişkilendirmiştir (3, 4).
Yaş: Her yaşta ortaya çıkabilir. Fakat genellikle 15-30 yaşları arasında başlar ve 50-70 yaşları arasında zirveye ulaşır.
Etnik Köken: Herkes ülseratif kolit olabilir. Fakat hastalarının çoğu Avrupa kökenli beyaz ırktandır. Aşkenaz Yahudi nüfusu, en yüksek doğuştan riske sahiptir. Beyaz olmayan Amerikalılarda, muhtemelen gecikmiş teşhis ve tedavi nedeniyle daha ciddi bir şekilde görülmektedir. Asyalılarda, görülme sıklığı çok daha düşüktür.
Aile öyküsü: Ülseratif kolitli birinci derece aile bireyinin olması olasılığı 4 kat artırır.
Yaşam tarzı: Kentsel bir alanda yaşamak, oral kontraseptif kullanmak ve obezite riski artırır (5, 6).
Ülseratif Kolite Karşı Koruyucu Faktörler
Anne Sütü
Sıcak suya ve kişisel tuvalete erişim sağlamak
Vitamin B9 (Folat) düzeyinin yüksek olması
Vitamin D düzeyinin normal sınırlarda olması
Ülseratif Kolit Teşhisi
Ülseratif kolit belirtileri varsa, uzman doktor öncelikle fizik muayene yapacaktır. Tıbbi geçmişinizi ve aile geçmişinizi değerlendirir.
Ülseratif kolit, başka bir inflamatuar bağırsak hastalığı olan Crohn hastalığıyla karışabilir. Ülseratif kolit kolon ve rektumu etkilerken, Crohn hastalığı gastrointestinal sistemin herhangi bir bölümünü etkileyebilir.
Ülseratif kolit ve Crohn hastalığının, irritabl bağırsak sendromu (IBS) ile ayrımını yapmak da önemlidir. Karın ağrısı, bağırsak alışkanlıklarında değişiklikler gibi ortak semptomlara sahiptirler. IBS’de kronik iltihaplanma durumu yoktur.
Kan testleri: Kanamadan dolayı anemi bulguları görülebilir. Yüksek eritrosit sedimantasyon hızı (ESR) ve C-reaktif protein (CRP), şiddetli ülseratif kolit belirtisi olabilir. Ülseratif kolit ile ilişkili bazı otoantikorlar tanı için güvenilir değildir. Düşük albümin proteini seviyeleri, hastalığın ne kadar ciddi olduğunu gösterebilir.
Dışkı örnekleri: Enfeksiyon, iltihaplanma ve dışkı kalprotektin gibi ülseratif kolit belirteçlerini kontrol eder. Düşük dışkı laktoferrin seviyesi, ülseratif kolit olasılığını dışlayabilir. Laktoferrin için dışkı testi, çocuklar ve hamile kadınlar için görüntüleme veya kolonoskopiden daha az invaziv bir seçenek olabilir.
Biyopsili kolonoskopi: Tüm kolonun görülmesi ve biyopsi için doku örnekleri alması, iltihabın kontrol edilmesi ve hastalığın şiddetini saptar. Crohn hastalığı ve kolorektal kanser gibi diğer durumları elemeye ve olası komplikasyonları saptamaya yardımcı olur.
Sigmoidoskopi: Kolonoskopiye benzer ancak sol alt kolona (sigmoid) ve rektuma odaklanan bu işlem daha az invazivdir ve hafif vakalarda veya iyileşmenin izlenmesinde tercih edilir.
Görüntüleme testleri: Bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRI), hastalığın tanısında direkt kullanılmaz ama şiddetinin, komplikasyonların, bağırsak dışı bulguların ve ilerlemesinin değerlendirmesinde kullanılır.
Ülseratif Kolit Komplikasyonları
Anemi: Kolondan kanama, kırmızı kan hücrelerinin yani eritrositlerin sayısının azalmasına yol açarak anemiye neden olabilir.
Çocuklarda büyüme ve gelişme geriliği: Temel besin maddelerinin emilimindeki bozukluk ve kronik inflamasyon nedeniyle büyüme ve gelişme geriliği görülebilir.
Üveit: Göz irisi ve çevresindeki dokunun iltihabıdır. Göz ağrısı, kızarıklık ve körlük de dahil olmak üzere ciddi görme sorunlarına yol açabilir.
Osteoporoz: Hem ülseratif kolit, hem de tedavisinde kullanılan kortikosteroidler kemik sağlığını olumsuz etkiler. Steroidler, düşük dozlarda dahi kalsiyum emilimini ve kemik için önemli olan cinsiyet hormonlarını azaltır. Kemik hücresi ölümüne neden olabilir. Bu etkiler osteopeni, osteoporoz ve kemikte kırık riskine neden olur.
Ankilozan spondilit ve artrit: Ülseratif kolit kaynaklı iltihaplanma eklemleri etkileyerek ankilozan spondilit (omurga eklemi iltihabı) ve diğer eklemlerde artrit gibi, ağrı ve sertliğe neden olan durumlara yol açabilir.
Primer sklerozan kolanjit: Safra kanallarının iltihaplanması ve skarlaşmasıyla oluşan nadir bir komplikasyondur. Karaciğere zarar verebilir.
Kolorektal kanser: Kolonun büyük bir bölümünü etkileyen ülseratif kolit kronik inflamasyon ve hücresel değişikliklerin bir eşiği aşmasıyla kolorektal kanser riskini artırır.
İdrar kaçırma veya cinsel işlev bozukluğu: Psikolojik ve duygusal etkilerinin yanı sıra, idrar kaçırma ve cinsel işlev bozukluğu fiziksel nedenlerden veya kortikosteroid gibi tedavilerin yan etkilerinden kaynaklanabilir.
Perianal hastalıklar: Anal fissür, apseler ve nadiren fistüller, ağrı, şişlik, akıntı ve bağırsak hareketlerinde zorluk ortaya çıkabilir. Bu komplikasyonlarla ilişkili kanama, ülseratif kolit alevlenmesindeki kanama ile karıştırılabilir. Acil cerrahi müdahale gerektiğinde yanlış tedaviye yol açabilir.
Anal fissür, kalın bağırsağın iç yüzeyinde, anüse yakın bir yerde yırtık oluşmasıdır. Tekrar eden sert dışkılama nedeniyle oluşabilir. Anal fistül, anal kanalı kalça derisine bağlayan, anüsün içi ile anüs çevresindeki dış deri arasında anormal tüneldir.
Clostridium difficile enfeksiyonu: Antibiyotik kullanımıyla tetiklenen ve şiddetli ishal ve karın ağrısına yol açan enfeksiyondur.
Acil komplikasyonlar: Şiddetli rektal kanama, kan pıhtıları, dehidratasyon, fulminan kolit, kolon genişlemesi (toksik megakolon) ve kolon delinmesi durumunda acil tıbbi müdahale gerekir.
Ülseratif Kolit Tedavi Yaklaşımı
Ülseratif kolit ile yaşamak, alevlenmelerin öngörülemez doğası, ishal, karın ağrısı ve yorgunluk gibi semptomlar ve sürekli tıbbi bakım ihtiyacı gibi zorluklar doğurur.
Yan etkiler, komplikasyonlar ve cerrahi müdahalelerle tedavi süreci daha da zor olabilir. Cerrahi kalıcı yaşam değişiklikleriyle sonuçlanabilir.
Fiziksel zorlukların yanı sıra, hastalıkla ilgili düşünce ve tutumlar, engellilik ve sosyal kısıtlamalar da refahı önemli ölçüde etkiler.
Bireyler sıklıkla anksiyete ve depresyon yaşayabilirler. Bunlar hastalık aktivitesini kötüleştirebileceğini ve alevlenmelere katkıda bulunabilir.
Bağırsak-beyin bağlantısı, mikrobiyom ve nörotransmitterlerin ruh halini ve fiziksel sağlığı nasıl etkilediğini ortaya koymaktadır. Ülseratif kolitin fiziksel, zihinsel ve duygusal yönlerini ele almak, bu döngüyü kırmak için hayati önem taşımaktadır. Bütüncül fonksiyonel tıp yaklaşımı ile çok yönlü tedavi yaklaşımı sergilemek gerekir.
Farkındalık, meditasyon türleri, terapiler, egzersizler ve sosyal destekler bireylerin stresle başa çıkmalarına ve zihinsel sağlıklarını iyileştirecektir. Proaktif ve olumlu bir yaklaşım, bireylerin tedavi planlarını özenle takip etmelerine ve genel sağlıklarını iyileştiren yaşam tarzı değişiklikleri benimsemelerine yardımcı olması beklenir.
Ülseratif kolit için herkese uyan tek bir tedavi yöntemi yoktur. Hastalığı şiddetli olanlarda, yeni ve ileri medikal tedaviler ancak vakaların sadece %50'sinde işe yaramakta ve kolektomiyi gerektirmektedir. Bu durum, daha etkili tedavilere, bütüncül yaklaşımlara olan ihtiyacı artırmaktadır.
Hastalığın şiddetine ve yaygınlığına göre tedavi yaklaşımı değişir. Hafif veya orta şiddetteki rahatsızlıklar evde tedavi edilebilir. Şiddetli alevlenmeler hastaneye yatmayı gerektirebilir.
Öncelikle remisyonu sağlama ve sürdürme hedeflenir. Yani yani hastalığın belirti ve semptomlarının azalması ve kaybolması amaçlanır.
Beslenme ve yaşam kalitesini iyileştirme kişinin durumuna, atak ve sakin dönem durumuna göre uyarlanır. Gıda takviyelerinden, ilaçlara, cerrahiye kadar uzanabilir.
Ülseratif kolit için profesyonel destek almak önemlidir.
Egzersiz: Düzenli egzersiz, stresle başa çıkmanıza, kendinizi daha az yorgun hissetmenize ve kemik sağlığınızı sağlar. Egzersizin vücuttaki iltihaplanma süreçlerini azalttığı gösterilmiştir. Ayrıca normal bağırsak hareketliliğine de yardımcı olabilir (10).
Uyku: Ülseratif kolitte, özellikle alevlenme dönemlerinde uyku bozuklukları yaygındır. Ancak düzenli bir uykuya sahip olmak, geceleri kafein ve diğer uykuyu olumsuz etkileyecek faktörlerden kaçınmak önemli olacaktır. Düzenli, dinlendirici, kaliteli bir uyku uyumalıdır. Uykuda salgılanan melatonin hormonun da etkisiyle vücut tamir olur, yeniden yapılanır, enflamasyon azalır.
Ülseratif Kolitte Fonksiyonel Tıp Yaklaşımı
Fonksiyonel tıp yaklaşımıyla, vücuttaki işlev bozukluğunun altında yatan nedenleri araştırılır. Kök nedenler bulunmaya çalışılır. Tedavileri her hastaya göre özelleştirir; bu nedenle "kişiselleştirilmiş tıp" olarak da bilinir. Nedenleri ve bağlantıları belirlemeye ve dengeyi yeniden sağlamaya odaklanan bütünsel bir yaklaşımdır. Bütüncül bir yaklaşımla hem beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri, hem de doğal takviyeleri ve ilaçları kullanırlar. Fonksiyonel tıbbın 5R ilkesini uygularlar: çıkarma, değiştirme, yeniden aşılama, onarma ve yeniden dengeleme.
Ülseratif Kolitte 5R yaklaşımı:
- Kaldırın: Belirli gıda hassasiyetleri, stres faktörleri veya çevresel toksinler gibi iltihaplanmaya, bağırsak geçirgenliğine ve disbiyoza katkıda bulunan faktörleri belirleyin ve ortadan kaldırın.
- Yerine Koy: Sindirim ve emilim için gerekli olan sindirim enzimleri veya safra asitleri gibi temel elementleri, Vitamin D, magnezyum gibi eksikleri yerine koyun.
- Yeniden aşılama: Bağışıklık sistemi için hayati önem taşıyan sağlıklı bağırsak mikrobiyotasını geri kazandırmak için probiyotikler ve fermente gıdalardan destek alın.
- Onarım: Sızdıran bağırsağı azalttığı ve bağırsak onarımını desteklediği bilinen L-glutamin, çinko ve kuersetin gibi besinleri sağlayarak bağırsak iyileşmesini destekleyin (12).
- Dengeyi yeniden sağlayın: Beslenmeyi optimize edin, stresi yönetin ve sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarını teşvik ederek vücudu yeniden dengeleyin ve iltihabı uzak tutarak hastalıkların tekrarlamasını önleyin.
Bir vaka çalışmasında, ülseratif kolitli 23 yaşında bir kadının semptomlarının 5R programını uyguladıktan sonra kaybolduğu görülmüştür (13):
- Bağırsak duvarına zarar verebilecek parazitleri, toksinleri, enfeksiyonları ve iltihaplı besinlerden kurtulunmuş.
- Sindirim enzimleri, safra asitleri ve vitaminler gibi takviyeler ile eksikler tamamlanmış, bu da ayrıca bağırsak duvarı onarılmasına yardımcı olmuş.
- Probiyotikler bağırsak mikrobiyomunun yeniden dengelenmiş.
- Stres azaltılarak, iltihabın azalmasına ve yaşam tarzının yeniden dengelenmesine yardımcı olmasının yanısıra tekrarın önlenmesi sağlanmış.
Ülseratif Kolitte Beslenme
Sindirim sağlığını desteklemek ve yetersiz beslenmeyi önlemek için ağır vakalarda elemental diyet de dahil olmak üzere beslenme tedavisi gerekebilir. Elemental diyet, kolon iyileşirken kolayca emilebilen temel besinleri sağlayan sıvı bir tedavidir. Bu diyet, ağızdan veya doğrudan sindirim sistemine yerleştirilen bir beslenme tüpü aracılığıyla enteral beslenme ile sağlanır (7).
İltihaplanmayla yani enflamasyonla mücadele ederken, ne yediğiniz önemlidir. Anti-inflamatuar beslenme, alevlenmelere neden olan iltihabı hafifletmeye yardımcı olabilir. Ancak, gıda hassasiyetleri nedeniyle iltihabı tetikleyen faktörler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Yediklerinizi kaydetmek veya bir beslenme uzmanıyla çalışmak, sorunlara neden olan yiyecekleri belirlemenize yardımcı olabilir.
Lif açısından zengin besinler: Yüksek lifli bir beslenme alışkanlığı sindirime yardımcı olur, faydalı bağırsak bakterilerinin büyümesini destekler ve kolorektal kanser riskini azaltır. Her 1.000 kalori alımında 14 gram lif alımı hedeflenmeli (14).
Bitki bazlı beslenme ve düşük FODMAP diyeti, spesifik karbonhidrat diyeti ve otoimmün diyet gibi kısıtlayıcı diyetler de dahil olmak üzere diğer diyetler, ülseratif kolitte iltihabı azaltma ve semptomları hafifletme konusunda umut verici sonuçlar göstermektedir. Ancak, etkinlikleri hakkında geniş çaplı çalışmalar yetersizdir. Kısıtlayıcı diyetlerin, bağırsak bakteri dengesini bozma ve beslenme eksikliklerine neden olma potansiyeline sahip oldukları için uzun süreli kullanım için tasarlanmadığını belirtmek önemlidir (15).
İltihap önleyici diyet: Akdeniz diyeti gibi soyulmuş meyveler, pişmiş sebzeler, sağlıklı yağlar ve yağsız proteinler açısından zengin, süt ürünleri ve işlenmiş gıdalar açısından düşük bir diyet, iltihabı azaltmaya ve bağırsak sağlığını iyileştirmeye yardımcı olabilir. Süt ürünlerindeki laktoz, laktoz malabsorpsiyonu olan ülseratif kolit hastalarının yaklaşık %40'ında şişkinlik, gaz ve ishal gibi semptomları tetikleyebilir (16).
Prebiyotikler ve kısa zincirli yağ asitleri (SCFA'lar): Pişmiş sarımsak, pişmiş soğan ve muz gibi besinler, faydalı bağırsak bakterilerinin büyümesini ve bütirat gibi kısa zincirli yağ asitlerinin (SCFA'lar) üretimini artırır. Bu kısa zincirli yağ asitleri, bağırsak duvarının korunması, bağışıklık sisteminin düzenlenmesi ve ülseratif kolitle mücadele için çok önemlidir. Lahana turşusu gibi fermente sebzeler, faydalı bakterileri besleyen hem probiyotikleri hem de prebiyotikleri içerir (17).
Omega-3 yağ asitleri: Günümüzde sıradan beslenme, yaklaşık 1/20 oranında omega-3/omega-6 oranı sağlar (18). Bu ise, vücuttaki iltihaplanmayı artırır. Böylece kronik hastalık riski artar. Araştırmalar, 1:1'e yakın dengeli bir orana ulaşma, iltihaplanmayı azaltıp, ülseratif kolit remisyonunu artırır (19).
Ülseratif Kolitte Takviyeler:
Vitamin D: Yeterli D vitamini seviyesi bağışıklık sistemini destekler, iltihabı azaltır ve ülseratif kolit tekrarlama riskini azaltır. Güneş ışığından, yağlı balıklardan ve takviyelerden alınabilir. Yeterli vitamin D düzeyini sağlamak için, her üç kaynaktan da almayı tavsiye ederim.
Kurkumin: Bilimsel araştırmalar kurkuminin ülseratif kolitte iltihabı engellediğini ve remisyonu sağladığını açığa çıkarmıştır (20).
Balık yağı: Balık yağı takviyeleri, eikosapentaenoik asit (EPA) ve dokosaheksaenoik asit (DHA) gibi önemli omega-3 yağ asitleri içerir. Eğer balık pek tüketmiyor iseniz, balık tüketimini artırmanız Yasin oranlarınızı dengeleyerek, iltihabî azaltmaya ve ülseratif koliti önlemeye katkı sağlayacaktır (21).
Deniz yosunu omega-3'leri: Deniz yosunu, özellikle veganlar için DHA ve EPA takviyesine bitki bazlı bir omega-3 alternatifi sağlar.
Aloe vera: Anti-inflamatuar ve antioksidan özelliklere sahip aloe vera, inflamatuvar bağırsak hastalıklarının tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Hafif - orta şiddette ülseratif kolit hastalarında, hastalık aktivitesini önemli ölçüde azalttığı ve doku sağlığını iyileştirdiği görülmüştür (22). Sıçanlarda yapılan çalışmalar, ülseratif kolit üzerinde koruyucu ve tedavi edici etkiye sahip olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ancak, bilimsel açıdan daha fazla kanıta ihtiyaç vardır (23).
Bromelain: Ananastaki bulunan enzim kombinasyonudur. Ülseratif kolitte öğünler arasında alındığında iltihap giderici etkiye sahip olduğu, bağırsak duvarındaki fonksiyon bozukluğunu iyileştirdiği gösterilmiştir (24).
Psyllium kabuğu veya tohumu: Kabızlığı gidermeye yardımcı olabilir.
Boswellik asit: Ülseratif kolit ve inflamasyonu azaltmada umut vermektedir (25).
Ülseratif Kolitte İlaçlar:
5-ASA (Aminosalisilatlar): Aminosalisilatlar (mesalamin ve sülfasalazin), hafif ülseratif kolit vakalarında gastrointestinal sistemdeki iltihabın remisyonunu sağlamak için yaygın kullanılır. Ağızdan alınabilseler de fitil veya lavman şeklinde rektal olarak uygulandıklarında en etkilidirler.
Antibiyotikler: Enfeksiyon veya bazı komplikasyonları azaltmada faydalı olabilirler. Bağırsak mikrobiyomunu bozma riskleri olduğunu da bilmek gerekir.
Steroidler: Steroidler (prednizon ve budesonid), genellikle orta ve şiddetli vakalarda bağışıklık yanıtını baskılayarak, hastalığın hızla kontrol altına alınmasını sağlamada kullanılırlar. Fakat, yan etkileri nedeniyle uzun süreli kullanımları, kullanım sürelerine bağlı olarak olumsuz etkiler ortaya çıkartabilirler.
İmmünomodülatörler: Azatioprin gibi ilaçlar, iltihaplanma ve hasarı önlemek için bağışıklık sistemini baskılayarak etki gösterir. Diğer ilaçlar etkisiz olduğunda veya tolere edilmediğinde düşünülür. Etki etmeleri birkaç ay sürebilir.
Biyolojikler: İnfliksimab, adalimumab ve vedolizumab gibi biyolojikler, inflamasyonu azaltmak için belirli proteinleri hedef alan, infüzyon veya enjeksiyon yoluyla uygulanan protein bazlı antikorlardır. Orta ve şiddetli vakalarda faydalıdırlar.
Hedefli sentetik küçük moleküller: Yeni oral ilaç sınıf ilaçlardır. Janus kinaz (JAK) enzimlerini inhibe ederek bağışıklık sisteminin belirli bölgelerini hedef alır ve böylece hücre içi iltihabı durdurur. Örnekler arasında tofacitinib ve upadacitinib bulunur (8).
İltihabı hedef alan bir phingosine-1-phosphate reseptörü (S1PR) modülatörü olan ozanimodun orta ila şiddetli ülseratif kolit tedavisinde kullanımını onaylamıştır. Bağışıklık sistemini baskılamak bazı durumlarda gerekli olabilir, ancak bunun enfeksiyon, osteoporoz ve kolon, rahim ağzı ve cilt kanseri gibi bazı kanser türlerinin riskini artırdığını bilmek önemlidir (9).
Ameliyat
Semptomlar kontrol altına almada başarısız olunduğunda cerrahi müdahale gerebilir. Kırk yaşın altında, şiddetli semptomları olan, yüksek CRP, düşük albümin seviyeleri olanların %15'ine kadarında, kolonun tamamının veya bir kısmının çıkarılması için kolektomi ameliyatı gerekebilir.
Kalın bağırsağımız, yani kolon olmadan, su ve elektrolit emilimi bozulur. Bağırsak bakterilerinin eksikliği nedeniyle bağışıklık fonksiyonunu etkileyebilir. K vitamini, B vitaminleri ve kısa zincirli yağ asitleri gibi önemli besin maddelerinin emilim azalabilir.
Kolektomi ameliyatından sonra şu komplikasyonlar yüksek oranda görülür.
- Pelvik enfeksiyon veya sepsis
- Sızıntı
- İnce bağırsak tıkanıklığı
- Cinsel işlev bozukluğu
- Potansiyel karın ağrısı, ishal veya acil idrar yapma isteği ile birlikte görülen kese iltihabı
- İdrar veya dışkı tutamama
Bu komplikasyonların bir kısmı uzun süreli olabilir ve tıbbi müdahale gerektirebilir.
Ayrıca, kolonun olmaması, atıkların vücuttan atılması için yeni bir yol bulmayı gerektirir. İnce bağırsak daha sonra ya harici bir torbaya sahip bir stomaya ya da ince bağırsağın bir kısmından yapılan ve anüse bağlanan dahili bir J-kesesine bağlanır.
Dışkı Mikrobiyotası Nakli (FMT): Sağlıklı bir donörden alınan dışkının, sağlıklı bir bağırsak bakterisi dengesini sağlamak için alıcının gastrointestinal sistemine aktarılması işlemidir. Tekrarlayan Clostridioides difficile enfeksiyonlarında, inflamatuar bağırsak hastalıklarında, obezitede ve alerjik hastalıkların tedavisinde umut vaat etmektedir.
Düşük Doz Naltrekson (LDN): Crohn, tip 1 diyabet, multiple skleroz, fibromiyalji, AIDS, kanser gibi hastalıklarda etkinliğine dair araştırmalar vardır. Ülseratif kolitte de potansiyel bir tedavi seçeneğidir. Düzenleyici T hücre fonksiyonunu destekleyerek ve beyindeki opioid reseptörlerini geçici olarak bloke ederek bağışıklık sisteminin düzenlenmesine yardımcı olur. Bu etki, iltihabı azaltmaya ve bağışıklık tepkilerini dengelemeye yardımcı olabilir.
Ülseratif Kolitten Korunma
Yaşınızı ve genetiğinizi değiştiremezsiniz. Fakat, çevresel faktörler üzerine, bağırsak sağlığını ve bağırsak geçirgenliğini etkileyen faktörler üzerine büyük kontrol sağlayabilirsiniz. Kontrol edebileceğiniz konulara odaklanarak, alevlenmeler ve komplikasyonları önlemede etkili adımlar atabilirsiniz. Sizin bu adımlarınız ile vücudumuzun rejenerasyon kabiliyeti birleşince hızlı bir iyileşme sağlanır.
Ülseratif kolit hastalığını yalnızca bir kez yaşayıp bir daha asla yaşanmayabilir. Bazı kişiler ise, devam eden hastalıkla birlikte ciddi komplikasyonlar yaşayabilir.
Hastalık ilerledikçe kalın bağırsağı daha fazla etkiler ve kolon kanseri riski artabilir. Erken teşhis ve kolonun zamanında çıkarılması, sağ kalım oranlarını önemli ölçüde artırabilir (26).
- Akdeniz diyeti gibi iltihap önleyici bir diyet veya sizin için işe yarayan bir diyeti uygulayın.
- Diyetinize hamsi ve sardalya gibi omega-3 açısından zengin besinleri dahil etmeyi düşünün; rafine edilmiş bitkisel yağlarda bulunan omega-6 açısından zengin yağların tüketimini ise azaltın.
- Kırmızı etler, işlenmiş etler ve işlenmiş gıdalar dahil olmak üzere kolorektal kanser riskini artıran yiyeceklerden kaçının veya bunları olabildiğince sınırlayın.
- Sağlıklı bir kiloyu koruyun.
- İshalden kaynaklanan sıvı kaybını önlemek ve dehidratasyonu önlemek için bol su tüketin.
- Sızdıran bağırsak sorunlarını ele alarak ve dengeli bir mikrobiyomu destekleyerek sağlıklı bir bağırsak besleyin.
- Alkol tüketimini olabildiğince sınırlayın veya bırakın.
- Osteoporozu önlemek için ağırlık kaldırma egzersizleri de dahil olmak üzere, düzenli egzersiz yapın ve kemik sağlığınızı izlemek için özellikle ilerleyen yaşlarda ve uzun süren hastalık durumlarında düzenli DEXA taramaları yaptırın. Bu taramalar, kemik dansitometrisidir. Kemiklerin mineral yoğunluğunu ve gücünü ölçmek için, öncesi ve sonrasını değerlendirmek için kullanılır.
- Uzun süren hastalık durumlarında, kolorektal kanser için düzenli tarama yaptırın.
Referanslar:
1-https://www.mdpi.com/1420-3049/29/2/379
2-https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8667969/
3- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC10574654/#B11-nutrients-15-04194
4-https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4021001/
5-https://www.gastrojournal.org/article/s0016-5085(19)36709-5/fulltext
6-https://www.wjgnet.com/1007-9327/full/v29/i12/1779.htm
7- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/30968340/
8- https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S1471489220301089?via%3Dihub
9- https://link.springer.com/article/10.1007/s40265-022-01762-8
10-https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC9940700/
11- Uyku: https://academic.oup.com/ecco-jcc/article/18/1/91/7243343
12- https://www.journalofdairyscience.org/article/S0022-0302(23)00175-3/fulltext
13- Case Report 5R: https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC7219448/
14-https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8002420/
15- https://www.thepermanentejournal.org/doi/full/10.7812/TPP/17-167
16-https://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1111/j.1365-2036.2009.04018.x
17-https://academic.oup.com/ibdjournal/article-abstract/9/2/116/4718329?redirectedFrom=fulltext
18-https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8504498/
19-https://academic.oup.com/ibdjournal/article-abstract/16/10/1696/4628251
20-https://www.mdpi.com/2072-6643/14/24/5249
21-Omega-3: https://www.frontiersin.org/journals/nutrition/articles/10.3389/fnut.2022.905162/full
22-Aleovera: https://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1111/j.1365-2036.2004.01902.x
23-Aleovera: https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC8948151/
Lütfen soru ve yorumlarınızı yazınız...
Whatsapp, Instagram veya Facebook'tan soru sorabilirsiniz...
Bloguma abone olabilirsiniz...
| Danışmak için tıklayınız. |
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yazınız….